9 Mayıs 2010 Pazar

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Rüya tabiri bilen bir el atsın..



(UYARI: ÇOK BOŞ DEĞİLSENİZ OKUMAYIN)

Bu sabah da her sabah olduğu gibi çılgın bir rüyanın ortasında uyandım. Yalnız bu sabah farklı olarak aynaya baktığımda kafamdaki beyaz saç telinde anlamlı bir artış gözlemledim. Neyse hemen rüyadan seçkiler unutmadan,

----

Bir çocuk vardı genç. Böyle 12 yaşlarında falan maksimum. Trende ailesiyle beraber yolculuk ediyordu bu. Ama sıkıntılı. Üniversite olimpiyatlarına falan katılan sivri bir tipmiş bu kardeşimiz. Yaşla alakalı sıkıntılı durum dehasından geliyor olsa gerek. Ailesi çok gururlu falan "yürü be koçum" modundalar. Çocuk hülyalı gözlerle trenden dışarı bakmakta.

----

Sonra bu genç kardeşimiz bir cinnet anında evlerinden kaçıyor(ki evleri bir gökdelenin tepesinde bir yerlerde). Kaçtığı gibi binanın önünde duran komik görünümlü bir kamyonete biniyor. Kamyonetin sağından solundan acayip şeyler sallanıyor böyle. Sürmeye başlıyor. Burdan sonrasını çocuğun gözünden görüyorum artık. Gaza frene basışımı falan net hatırlıyorum. Çok çılgın araba kullanırım ya ben. Kamyonette gazla frene aynı anda basınca kamyenet havalanmaya başlıyor. Ama nasıl bir havalanmak. gözden kaybolurcasına böyle.

-----

Bu güzel kardeşimiz kaçışta olduğu için, çok alakasız bir mahalleye varıyor. Böyle bizim Marmara'nın ordaki Coca-Cola fabrikasının hurdalığı gibi bir yerlere park ediyor kamyoneti. Etrafta da bir sulukule havası. Bir kaç çocuk toplaşıyor başına. Sonra hepsi bir den bir yere doğru koşmaya başlıyorlar. (Burda koştukları yerlerin mekanın falan detayları var tabi aklımda ama anlatmıycam). Bizimki de bunları takip ediyor falan. Evlerine götürüyormuş çocuklar meğer. Evleri de çarlimin çukulata fabrikasındaki ev gibi. Üstü başı batıyor hep bizimkinin. AMa nasıl mutlu falan.

----

Gece olunca bizimki hem bir anamı babamı, hem de yan komşunun kızı olan sevdiceğimi yoklayayım diye atlıyor kamyonete. Gidiyor işte gökdelenin oraya. Kızı olan komşuları da çılgın tatlı bir kadın. Ben seni saklarım dur üstünü değiştirelim falan.. Durumları anlatıyor bizim delikanlı. Sevdiceğiyle hasret gideriyor falan. Tam bu sırada ailesi basıyor gibi oluyor bunu. Bir kaçış başlıyor yine. Yine kamyonet. vs vs... BITTI

Sonuç olarak;

1)Saçlarımdaki beyaz tel artışına güvenerek artık bir çocuk kitabı yazabileceğime kanaat getirdim.

2)Her gece haybeye çılgın rüyalar göreceğim diye paralanıyorum resmen. Artık bunu bir kar kapısına dönüştürmeye karar verdim.

3)Sadece bir süreliğine daha Hollanda'ya gitmem gerekiyor. Burda yoğurtlu patlıcan yiyip yatınca bu kadar geliyor hikaye zira.

4)Tezi yaz yaz misal bitmedi. Ne bir takdir eden var ne bişey. Kendime yazıcam bundan sonra şerefsizim. Yok alışveriş merkezleriymiş ölçek ekonomisiymiş bik bik bik...

5)Rüyamı çalanın saçını başını yakarım. Ciddiyim.

Hörmetlen

2 Mayıs 2010 Pazar

Steve Jobs Sana Laflar Hazırladım





Az önce Rasa'yla aramızda geçen diyalog;

Rasa: I want an apple.

Ben: Yes yes, I think am gonna get one too. You mean computer, right?!

Rasa: No! I want an apple to eat now.


Eğer "apple" dendiğinde ilk aklıma gelen meyve olan değilse, boku yemişiz demektir.