3 Eylül 2010 Cuma

Suit up!!! Because Management says so...




Universite tercihimi yaptigim yilda isletme egitimine karsi durtusel olarak ortaya cikan anti-sempatizan ruh halimi bugun biraz daha rasyonel bir kafayla (biraz da ekonomi artik hayatimin tam da gobegine "meslek" sifatiyla oturdugu icin) cozmeye basladim.

Universite yillarinda bir turlu anlamadigim, sonralari ise bildigin karsi durdugum ilk arizali durum, 20 li yaslarinin baslarindaki insanlarin ilac represantlari gibi siyah takimlari cekip, kendi makamlarinda, yani universitenin icinde duzenlenen seminerlerde arz-i endam etmesiydi. Belki takim elbise insani tektiplestirdiginden, belki de aslinda profosyonel olmaya fersah fersah uzakta oldugu asikar 20 yasindaki bir adamin, sirf oylesi daha "profosyonel" durur demis birileri diye giydigi siyah takimlarin cadilar bayrami kostumu gibi siritmasindan, o ya da bu sebepten cok da uzerine dusunmedigim bir rahatsizligim vardi.

Sonrasinda insanin farkli olan taraflarini en rahat kesfedebilecegi surecte boylesine bir gerekliligi yaratan zihniyetin kendisinden tiksinmeye basladim. Daha satilacak(!) birsey yokken ortada, kendini nasil satman gerektigini universitelerde anlatan buyuk buyuk adamlar cok canimi sikti. Oyle mevzunun, "Isletme bir bilim midir? bilim degilse acaba nedir nedir?" minvalinde dusuncelerle ilgisi yoktu yani baslarda. Sadece gözlemledigim seklin kendisiydi rahatsiz eden.

Burda kalkip bilimin diyalektigi uzerine birseyler yazacak degilim zira ben de yer yer bir cikar yol bulamadikca "science is too young to understand" demek suretiyle kosesine cekilenlerdenim. Hele hele isletmenin, Amerika'da cok degil 20.yy in baslarinda baslayan sermaye-universite ortakliklari sonucu bilim namzetine soyunarak, 12.yy in baslarindan beri var olan universitede son bir asirda kurumsallasmis oldugu gibi tarihsel gerceklerle de alakali degil bahsettigim.
Bahsettigim baska...
Bilimle iliskelendirmek istesen basi cekecek bir mecranin, bilimle alakasi olmayan gundelik yasam pratiklerine bulanip-kizartilip levrek diye onumuze suruluyor olusu.

Once takim elbiseyi burda, cocukta yaparim kariyerdeyi simgeleyen topuklu ayakkabi, derli toplu adami simgeleyen sakal trasi, cok dakik adami simgeleyen kol saati, kariyerde basariyi simgeleyen kirmizi kravat ve daha niceleri icin taksonomi maksatli kullandigimi soyleyeyim de Kigili'yla, Damat'la falan aramiz bozulmasin.

Onkabulumuz, her calisma ortaminin, her kurumun kendi icinde belli dinamikleri olusu ve bu dinamiklerin de yillar icinde belli sebeplerden oturu ortaya cikisi amenna.
Benim anlamadigim ben burda ayni kurumun ekonomi departmaninda gonlumce giyinip kusanip -laf o ya- bilim yaparken, bir ust katta isletme departmanindaki adamin ortada hicbir gereklilik yokken kendini sekilden sekile sokmaya calismasi. Ayni kurumun icinde, ortada hicbir gereklilik de yokken ve hatta universitenin dogasi geregi verimi de dusurecegi asikar bir resmiyeti iteleme mucadelesi...
Ve is bu sebepten o adamin ders verdigi, daha tehlikelisi akil verdigi tazelere de cok sonra karsilasmak durumunda kalacaklari, (ve hani olur ya ozgur irade falan) belki de hic kalmayacaklari bir dizi ilgisiz pratigin zerk edilmesi.

Kraldan cok kralcilik dedikleri hadise bu olsa gerek. Sana ne bilmen, ne nitelikte bir insan olman gerektiginden cok nasil gozukmen gerektigi ogretilen bir alanin universitedeki yerini herseyden once bu sebepten oturu sorgularim.
Burda Isvec gibi hiyerarsik iliskilerin ve resmi gerekliliklerin minimumda oldugu bir yerde dikkatli baktigimda, Turkiye'deyken ise gozume gozume batan halleri yuzunden isletmenin, "bundan 6 yil onceki durtulerim beni hic yaniltmamis" dedim bugun kendi kendime...