Herşey bir anda oldu... "living in this city is like acting in a movie" dedim Nele'ye. Halbu ki Nele yanımda değildi. Aslında kimse yanımda değildi. Ben gecenin ikisinde bisiklete biniyordum boş Groningen sokaklarında. Hava muhtemelen eksilerdeydi ama üşümüyordum. Çünkü kanım dünyanın başka başka yerlerinde üretilmiş şaraplarla doluydu. Öğrenci bütçesine rağmen aynı gecede bir şişe chile, bir şişe fransız cabarnet bir şişe de menşeini bilmediğim bir rose devirebilirdim bu şehirde. Bugünkilere bakamayacak kadar kanıksamışım bu lüksü(!)artık..
Önce uzun bir sokakta gitmeye başladım. En yavaş adımarla pedalladım bisikletimi. Kaymayı göze aldım... Kayıp da serilmeyi karların üzerine... Düşmek istedim, ki canım tam yansın...
Pedalladım... Yolu açmışlar, tuzlamışlar besbelli donmasın diye. İki yanı kar yığını... Sol tarafımda boylu boyunca kanal.. Kanal da bot evler... Bot evlerde insanlar... Isınıyorlar belli ki, bacaları tütüyor... Uzun boş bir yol... Hem de sisli... Hem de sessiz, kimse yok...
Sonra başka bir ara sokağa döndüm, dönmemem gereken... Dönmem gerekmeyen ya da.. O da bir önceki kadar ıssız... İki tarafta kar yığınları. Bu sefer ki biraz daha küçük bir yol, yer yer kar kalmış yolun ortasında... Aynı sis, aynı boşluk... Gözümün alabildiği hiçbir yerde hiçbir canlı...
Sonra bir sokak daha, sonra bir tane daha... En son küçük bir gölet vardı sol yanımda eve gelmeden hemen önce.. Kanalmış evvelden belli ki. Buz kesmiş, donmuş... Üstünde ördekler, başlarını sokmuşlar gövdelerine uyuyorlar.
Kafamda binbir türlü müzik... Önce yaylılar giriyor, sonra nefesliler... Ney giriyor, usul usul üflüyor birileri... "Ney sesini çok severim" diye fısıldıyor kulağıma... O da yanımda değil halbu ki... Aklıma Emre geliyor sonra, can arkadaşım... Lisedeyken tutturmuştu ney üflemeyi öğrenicem diye. Ses çıkaramamıştı dahi. Şimdi o da "ekmek" peşinde... "Biz erken erip sonradan yolu şaşanlardanız" dedim, bu sefer kendime...
Pedallamaya devam ettim bisikletimi.. Ta ki kendi sokağıma çıkana kadar...
Sokağımın başına geldiğimde sola kıran bir araba görüp kızdım. Orada olmamalıydı. Bir ben ayakta olmalıydım o an. Film benim filmimdi ve ben şehri kapatmıştım bu akşam. Uygun efekt için sis bile ayarlamıştım, torpilim büyük yerdendi. Bu araba nerden çıkmıştı.. Sonra araba gitti... Sonra yaylılar... Sonra üflemeliler... Pedallamaya devam...
Gece 2 olmuş bile... "Kendime not düşmeliyim" dedim hemen bir heyecanla... Nasıl kitledim bisikleti, nasıl açtım ahşap kapıyı, nasıl çıktım daracık merdivenlerinden evimin(!).............
Bugün, çok değil bir yarım saat önce, herşey bir anda oldu... Bir anda, o yollarda bisikletimin üzerinde giderken gecenin bir vakti, şehrin sırrına erdim.
"Bu şehirde yaşamak bir filmde oynamak gibi"... Güzel değil, çirkin değil.. Ama film gibi...
Özleyeceğim... Burayı da...
1 yorum:
Burasi da seni ozleyecek kuzum:/ Gitmeeee
Yorum Gönder