23 Ağustos 2009 Pazar

Hollanda: çok acayip durumlar.. wallaa.. (1)

3 gün önce Rasah ile İsveç'den arabaya yükledik bütün eşyalarımızı, Hollanda'ya taşınıyoruz. Ne onun evi var ne de benim. 10 saat sürecek sandığımız yol 17 saat sürdü. Almanya-Hollanda sınırında bir yerlerde bitik düşen Rasah'yı motive etmek için kıçımdan şarkı uydurdum çok güzel oldu ama şimdi hatırlamıyorum.

Gece 2 dde vardık Groningen'e. Bir saat daha araba kullanacak gücü olmayan Rasah'yı ikna ettim geceyi şehirde geç,rmeye. Hostele kendimizi nasıl attık, nasıl suyun altına girdik falan hepsi rüya gibi. Uyumadan Rasah nın, son 200 km boyunca alıcam diye avuttuğum soğuk birasını aldık oturduk bir köşeye. Bu arada arabayı nereye park ettiğimize dair en ufak bir fikrimiz falan da yok hani. Ama çok eminiz kimsenin bi bok çalmaya teşebbüs etmeyeceğinde, mültecilerin, çingenelerim arabalrından farksız zira arabanın arkası.

Ben evsizlik ve zilyon saat acılı yol başıma vurmuş şekilde resepsyondaki abiye sordum "sürekli oda kiralamak istiyorum var mı bildiğinzi bir yer?" diye. Abi dedi ki "benim erkek arkadaşım oda kiralıyor ama bir on güne çıkar ancak bişeyler." Soğuk bira ve duş almanın sevinci, abinin güler yüzüyle birleşince böyle bir cennet oldu bana o an Hollanda..

Ertesi gün Can2ın kuzeni Türk kadını aradım. Geldi beni aldı merkezde. Dedi arkadaşına bişeyler ısmarlayalım Amsterdama yola çıkmadan. Tuttu bizi bir Türk marketin arka tarafına götürdü. Bulgaristanlı bir arkadaşı işletiyormuş mekanı. Sonradan redlight ekürileri olduğunu öğrendiğim başı eğik iki üç tane abla da oturuyordu. Darlandıkça bir sigara bir çay içmeye gelirlermiş.. Rasah nın suratındaki ifadeyi unutmam mümkün değil: "Resmen Fatih Akın filminin içindeyiz Özge."

Kadıncağız beni eve götürene kadar yol boyunca 19 yaşında gelin getirildiği Hollanda'da yaşadığı zorlukları, nasıl kadın sığınma evine kaçtığını, nasıl dil öğrendiğini, çocuklarını nasıl kendi üzerien aldığını anlattı. Dedim ne ekstrem hayat. Çok değil bir kaç saat sonra 80 de Mamak'da yatmış, işkenceden ölümden dönmüş bir abinin Hollandaya göçüş hikayesini dinledim ağzından.

Dün akşam başka bir Türk kadının evine yerleştim. Çocuklarıyla kadın sığınma evlerinden, eski kocasından il il kaçmalardan gelen güçlü başka bir kadın. Mis gibi düzeni ama yüzü nasıl yorgun. Dedi "tek derdin oda bulamamak olsun". Sustum bişey diyemedim..

Şu son 3 gündür duyduklarım, tanıdıklarım; Ankara'daki hayatımızın ne kadar sıradan, ne kadar sorunsuz olduğuna dair teorimi doğruladi. Lise bitip de 18 i doldurunca İstanbul'a gitmemiş olsaydım ya da hiç çıkmamış olsaydım Ankara'dan bilecek miydim bu hayatları?!

Evet an itibariyle odam yok belki hala. Bavulumun biri bir yerde öteki başka..
Lakin yarın sabah okul açılıyor diye heyecanlıyım yine de...
Hatta giyeceğim kıyafetleri katlayıp ayak ucuma koyasım var...

1 yorum:

fiona bacana dedi ki...

my turkish is not that good these days LOL, so I understood zero of what u've just described, exception made that u r in Holland :)
Hope everything goes well!
ana