İnternet cambazlığı yaparken denk gelen bir söz işimi gücümü bırakıp, şu kalbiniz kadar temiz sayfayı açmama mahal verdi. Birisi yazmış ff e;
"Hadi yaramı sarmaya merhemin yok...Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?" diye.
Mevlana demiş onu.
Annem de, etrafımdaki bir kaç kişi gibi Mevlana'ya sardı son dönemde. En son Hollanda'ya geldiğinde öyleydi en azından. Ne oluyor yahu diye bir soracak oldum, zira bir zaman önce İrfan Dedemin kitaplığındaki Mesnevi'ye meyledecek oldumdu da, dedem "zinhar dokunma o kitaba bu döneminde hayatının" dediydi. Sonra Ebru'nun kitaplıkta ciltleri, Berfu'nun boynunda suretini falan da görünce iyiden işgillenmeye başladım, acaba gerçekten Mevlana bilmediğimiz birşeyler biliyor olabilir mi diye. Şimdi şu lafı da görünce "âlâ" dedim inanır mısınız en şapkalısından. Bilirkişi dedemisi arayıp bir sormak mı lazım acaba ne vakit uygundur Mesnevi okumak için diye? Mazallah zamanlama hatası yapıp da Elif Şafak gibi son bulmayayım 26 ımda. (En sevdiğim üç beş kitaptan birini -Araf'ı- yazan Elif Şafak'a sataşmak da riya şerefsizim. Mesnevi okusam geçer mi acaba?)
-----
Fonda CocoRosie'nin son albümü Grey Oceans var. Yine döktürmüşler, inci inci dizmişler.
Dün akşamdan önceki akşam, bir gazla tekrar program kurduk bilgisayarıma eciecivokke diye müzik yapabilmek içün. Müzik yapmak kötülüklerin anasıdır gerçi. Akabinde gelen hayal seli beni boğabilir. (guluk guluk!)Önüme mikrofonu koyduğum vakit bile eteklerim uçuşmaya başlıyor. Şarkı söylemek beni gerçeklikten uzaklaştırıyor. İrrasyonalite iyidir de bu zaman iyi mi kestiremiyorum.
Zira şöyle şeyler oldu;
Ne vakittir istediğim "o" butik kafeyi açmak fikrini yinelediğim bir anda, melek gibi bir melek yatırımcı bulmuş olmak, akabinde yarın kira durumlarını araştırmak için okulun yakınlarındaki bir mekanın sahibiyle görüşecek olmamız falan çok da rasyonel gözükmüyor. Ama şimdiden duvarlarını çiçekli duvar kağıdıyla kaplarım, bir duvarına da Rasa resimler çizer dediğim doğrudur. Acaba bu satar mı diye dün evde apple pie yapıp arkadaşlara yedirmem de cabası. Herkesin bahar hormonu başka çalışıyor işte.
Özetle;
Olursa adı Loop de Loop olsun kafenin.
Akşam okuldan çıktığım vakit evim diye oraya gideyim.
Kapısının girişine bir limon ağacı koyayım.
Pikabımı ve dedemin 45 liklerini, lp lerini getirmiş olayım.
Tombul bir kedi kıvrılsın ayağımın ucuna.
Bir köşeye bir kanvas atayım, isteyen boyasın etsin.
Bir akşam makale okuyayım, diğerinde atkı öreyim, bir başkasında insanlar gelsin müzik yapayım onlarla. Arkadaşlarım ki -daha tanımadıklarım onlar- gelsin gitsin.
Batmasın da coşmasa da olur.
Hayallerimi biraz olduğum yere kaydırabileyim.
Olmadığım coğrafyalar, gelmemiş zamanlarda değil de biraz burda olayım artık.
Sabah yorgun uyanmayayım, akşam üzgün girmeyeyim yatağa.
Hiç de hoşuma gitmeyen şu melankoliyi, çay kahve diye satıp, üzerine bir de kar edebilsem ne hoş.
Böyle böyle şeyler...
-----
ne acayip demiş yahu..
"Hadi yaramı sarmaya merhemin yok...Yalandan da olsa gönül alamaz mısın?..."
---------
p.s: yazmisim da draft kalmis pazar aksamimdan. bunu post atarken fonda bu var aslinda;
4 yorum:
Ben seni ne severim Özge. Bu yazıdan sonra iyice ikna oldum, hakikaten senin gibi olsun çocuğum.
Mesnevi için erken, deden doğru söyler. Ben başladım, buraktım. Ama Divan'ını, yani şiirlerini tavsiye ederim. Ben de teee 16 yaşımda Orhan Pambık'ın Kara Kitap'ındaki şu alıntısıyla aşık olmuştum kendisine.
"Ne kadar arayacağım seni ev ev kapı kapı / Daha ne kadar köşeden köşeye sokak sokak". Şems'e tabi.
Özge, o butik kafeye geleceğim ve bir köşesinde öykü yazacağım. Ahan da ahd ettim bir gece vakti.
Bu mektup burda biter. Şimdilik.
Bir tane yesil kadife tekli koltugum var benim. Onu uygun bir abajurun altina senin icin yerlestirir hazirda bekletirim ben.
Şöyle bir fırın olsa olur mu?
http://www.prensesemektuplar.com/2010/03/kara-ayi-firini.html
Hem öykü yazılır, hem şiir; hem örgü örülür hem dizi dizi düşünceler. Mis gibi ekmekler de cabası.
Ama hiçbir gerçekleşmiş hayal zihindekilerin yerini tutamaz değil mi? Ben mesela, Loop de Loop'da otorup -umarım bu kez idrak ederek- Mevlana okumayı hayal ettim şimdi.
Bunaldığım zamanlar, hiç tanımadığım birinin henüz varolmamış butik kafesine kaçacağım bir süre:)
biz ekmek yapmayı çok severiz. denk geldi ki talep, hep evde ekmeğimizi kendimiz yaparız. (böyle bizli konuştuğuma bakmayın çok, hamur yoğurmuşluğum da yoktur hani. ama tatlılar benden).
bunaldığınız zaman, her zaman beklerim henüz varolmamış kafeme =)
Yorum Gönder