29 Nisan 2010 Perşembe

kafama şiddetle vurmak istiyorum


Kütüphanedeyim..

Dikkatim ne zaman dağıldı hatırlasam toplamama yardım eder mi?

Karşımda uzanan 3 sıra kitaplıktaki İsveçce çocuk kitaplarının isimlerini okumaktan caydırsın diye gözlüklerimi çıkardım.

Bu sefer de camla kaplı tavandan geçen bulutları izlemeye başladım. Bulut ya bu!

Suyun tadı plastik gibi. Ya aslında öyle de değil. Yeteri kadar akışkan değil sanki. Anlatabiliyor muyum?

Atlet ve şalvarla kütüphanenin en kuytusundayım ki, rezilliğimi kimse görmesin.

Bu katta bir de mescit+meditasyon odası var. Gidip yoga yapsam beynime kan gider mi? Beyne kan gitmesi diye bişey var mı hakkaten?

O kadar bölüm varken neden çocuk kitaplarının olduğu bölümde tez yazmak neden?

Neden yazamamak asıl?

Hıdırellez ne zamandı bir de?

3 yorum:

KuzeyGüney dedi ki...

Thesis Christ diyosun:)
Hıdırellez 5'i 6'sina baglayan gecedir, pek kutlu bir gecedir. Ben son bir aydır ne çizeceğimi düşünüyorum ve civardaki gül ağaçlarını tesbit etmeye çalışıyorum inanmazsın.

elinethuil dedi ki...

ya çünkü ben geçen sene ya saati tutturamadığımdan, ya da gül yerine başka bir çiçeğin altına koyduğumdan, ya da o çiçek kilisenin bahçesinde olduğundan tutmadı dileklerim. bu sene biraz daha iddalı birşeyler yapmak istiyorum. bugün ateş falan yakıp üzerinden atlayacaklarımış bunların bir kutlaması var. dedim beş gün öteleyin adam gibi hıdırellez kutlayalım. yok dediler. böyle böyle durumlar.

KuzeyGüney dedi ki...

Ya sorma, ben de geçen sene tam o gün Helsinki'yi gidiyodum. Gece 2'de evden çıkarken aklıma geldi, hemen bişi çiziktirip kanala attım gül ağacı bulamadığım için. Benim de elimde patladı dilekler. Yok yoook, bu sene başka olacak. Hadi pismillaaaa