1 Mart 2009 Pazar

gündem maddeleri

nereye ne yazayım, hangi dilde yazayım karmaşasından yazma disiplini dedikleri şeyi tamamen kaybetmiş bulunuyorum. öyle ki bir an mesela, yolda yürürken, koşarken ya da, saunada, ne biliyim derste (ama özlelikle bilgisayar erişiminin mümkün olmadığı anlarda) acayip yazasım geliyor. sonra eve gelip de binbir türlü teleşenin içine salıverince kendimi hoop kaçıyor bütün sıraladıklarım. ev, yeni evimiz, zamanın en hızlı aktığı yer oldu. insan iyi vakit geçirdiği yerde zamanın nasıl geçtiğini anlamazmış düz mantığından hareketle burda pek bir keyifli olduğumu söyleyebilirim. lakin bu keyif beraberinde olacağını beklediğim üretkenliği getirmedi. son birkaç gündür üretken(!) olmaya dair laneti bozma gayretimiz pek olumlu sonuçlar verdi ama hakkını da yemeyeyim. metin halinde yürürken dağıldığım için işte kendime düşülmüş gündem maddeleri:

-tekrar spora başladım bir kaç haftalık aradan sonra ve ödediğim halde katılmadığım sınıfların içinde hevesimi canlandıracak ki-balans derslerini yakaladım. koşmaya da devam ediyorum mütemadiyen ama söylenenin aksine hiç meditatif bulmuyorum koşu bandında harala gürele koşmayı allahın günü. 2.5 kilometreyi gördüğümde kendimi zor atıyorum banttan hatta. tek katlanılır tarafı koşu bantlarının göle doğru yerleştirilmiş olması. işte buz kütleleri, kuşlar falan. ne hoş ne hoş...

-sauna dünyanın en güzel birşeysi. bugün yayılmış gölü izlerken içerde dedim "life is beautiful".

-deniz küçük stüdyosunu tamamladı evin köşesinde. en son kayıt mikrofonunu da almasıyla alkol sonrası "neden müzik yapamıyoruuuzzz" zırıltılarım kesildi. yavaş yavaş başladık kaydetmeye. bir iş çıkar mı sonun da bilinmez ama tam şu anda 3 metre uzakta fiti fiti gitar kayıtlarını yaparken Deniz'i görmek bile şokella. Bir de bir tanesinin vokal line larını yazmaya koyuldum yanlışlıkla cranberries yaptım sanırım. ergenlikte hafızaya yaktığım bütün nameler dökülüyor efem ağzımdan durduramıyorum.

-dün ilk kez bütün arkadaşlarımız bizde toplandı. kızlarla önden zeytinyağlı sarma falan yaptık. küçük çaplı bir efsaneydi dün akşam. programdakilerle hep ayrı ayrı takılma fırsatı olmuştu ama bir araya geldiğimizde nasıl olur hiç kestiremiyordum. dışardan bakıldığında burda, bu programda neden olduklarını sorgulatacak kadar normal(!) gözüken canım insanların uygun koşullarda nasıl cacığa dönebildiğine şahit olduk. isveçe getirebildiğim kısıtlı ıvır zıvırla (poi, kazoo, güneş gözlükleri vs vs.) gaza gelen bu arkadaşları istanbuldaki evimde ağırlamak isterdim. sonucu tahmin bile edemiyorum.

-evdeki boş duvarı beyaz grafiti kağıdıyla kaplamaya ve önüne boya yığmaya karar verdik denizle. gelen giden resüm çiziktirir açılır dedik. şekiller renkler biriktikçe de bizim içimiz açılır.

-yemek yapma konusunda kendimi aştım. etli yaprak sarmasından zeytinyağlı dolmaya kadar 5.level ev hanımlarının maharetlerini sergileyebileceğim konuma gelmem için dışarda yemek yemenin insanın içinde çiçekler açtıracağı ülkeye gelmek gerekiyormuş meğer. ekmek ve pide de yapabiliyoruz an itibariyle. zeytinyağlılara can kurban.

-son bir haftadır güneş hemen her gün yüzünü gösteriyor sağolsun. ne zamandır neredeydin diye fazla sorup ürkütmek istemiyoruz. ööle sanki hep varmışçasına sevecenlikle karşıladık cümleten. biraz daha yüzümüze gülse de sahilde mangal yapsak. sucuk pişirsek. evet.

-kayak kaydığım için bütün board cu arkadaşlarımın arasında kendimi keko gibi hissetmeye başladım. bir de burdaki pisti beğenmez oldular. daha uzağıuna gidecek yerleri ağrıyor bütçemin. hatta oraya gidip ski pass alacak yerleri de ağrıyor ya iman gücü sağolsun. bir de jönköping belediyesine otobüs hizmetleri için teşekkür ederek pek tabi.. kaan borcuna karşılık colombiyalı bir herfinin boarduna el koymuş. benim boyuma göre. bir board ayakkabısı alıp boarda mı başlasam diyorum ama çok da götüm yemiyor öğrenecem diye yerlerde sürünen deniz'i gördükten sonra. demode falan demeden kayapa devam etmek lazım. bir de bizimkiler biran önce para gönderse...

-haftaya pazarda tezgahı olan bir adamla konuşup tr den getirdiğim mallar satma işini ayarlamaya çalışıcam. tez elden para kazanamazsam yeni yeni kendine gelen sosyal yaşantım elimde patlayabilir. seni seviyorum artık jönköping, allaaaasen bana yüz çevirme diyorum burdan.

-cuma günü hello saferide konserine gidebildik. para yok diye bilet alamadıydık. son dakkada denizin maaşı yatınca sevindirik olduk. şimdiye kadar hiç tecrübe etmediğim bir konser mantıkları var. bir tek ortaçgil konserlerinde görmüş idim böylesini. sanki gurubun evine misafirliğe gitmiş gibi olduk. en önden ikinci sırada ayağımızı bacağımızı uzatarak otururken hikayeler anlattılar şarkılarıyla bize. on numaraydı. bir de aradaki isveççe geyikleri anlayabilseydik... (isveççe demişken kesin kalıcam isveççe ikiden aha buraya yazıyorum. yazdım.=))

-nisan da tr de yim. trt e23 nisan ı bu sene izmir de düzenliyormuş. maksika gurubu için beni çağırdılar. düşündüm taşındım dedim neden olmasın, hem insanları görürüm, hem pratik olur, hem de mayıs kirasını çıkarırım. bir de lufthansada ucuz bilet bulunca biletleri almış bulundum. tabi tam o esnada artık ispanyolca konuşamadığımı fark edince bambaşka oldu olaylar. şimdi sabah akşam lydayı sıkıştırıp aptal aptal isoanyolca konuşmaya kasıyorum. dün gece rüyamda granada daydım ve birilerine graffitilerin olduğu duvarların nerede olduğunu tarif etmeye çalışıyordum. tam anlamıyla kan ter içinde uyandım kabus gibi. hazırlıkta falan hcoalarımız derdi ne zaman o dilde rüya görürsen öğrenmişin demektir diye. külliyen yalan bunu anlamış olduk.

-en güzel haberi de sona bırakıyorum :))) humble thumber yaptık. daha adam olmadı eyleşiyoruz ama heves körelmezse bir boka benzer tez zamanda işalla yüce rabbim amin.

en güzel not: hiç yerleşemem derken ve pis pis bakarken tipine isveç in, bugün köprüde durdum ve renklere baktım, kulağımda marching bands of manhattan vardı ve dedim bu fon müziğiyle böyle bir filmin içinde yaşadığım için mutluyum. yerleşiyorum... hollanda dan evim(!) in baharına dönmüş olacağım seneye de. altı bilinmeyenli bir denkleme değil. en nihayet altı ay sonra hoşbulduk isveç...

Hiç yorum yok: